Ne Olacak Bu Gümrük Birliği’nin Hali?

03.12.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :

AB ile gerilen ilişkilerin ardından, GB sürecinin gözden geçirilmesinde, iktisatçılar tam üyelik gerçekleşene dek serbest ticaret anlaşmalarının ön plana çıkarılmasının makul olduğunu savunurken, işdünyası bazı maddelerin askıya alınması taraftarı.


AB ile ilişkilerimiz yine limoni... Önce Kürtçe yayın, ardından Kıbrıs, sonra da Ege sorunu gibi siyasi konular nedeniyle bir hayli gerilen ilişkilerin ardından, Gümrük Birliği’nin gözden geçirilmesine ihtiyacı olup olmadığı sorusu gündeme geldi.
‘İstemeyiz’ sesleri yeterince yararlanamadığımız, Gümrük Birliği’nden bizden çok AB’nin yararı olduğu noktasında birleşiyor.Dış ticaret açığını büyütmesinin yanı sıra, AB ülkelerinden Türkiye’ye beklenen ölçüde yabancı sermayenin bugüne dek gelmemiş olması bizim hangi tarafa yürüdüğümüzün göstergeleri olabilir mi dersiniz?...Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gülten Kazgan’a göre, GB’den yararlanamadığımız açık. Gerçi bunun çeşitli nedenleri var ki Kazgan, onları “Her şeyden önce AB; taahhüt ettiği mali katkıları vermedi. Hala da kendi kaynaklarından değil, Akdeniz Serbest Ticaret Anlaşması olan ülkelerin fonundan kaynak aktarımı yapıyor ve o da küçük miktarlarda. Bir değer sebep, kendi yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi bize sürekli yeni görevler vermesi. Örneğin, tarım ticaretinin serbestleşmesi. Adaylık sürecinden tam üyeliğe geçenler ile kendi içinde bu serbestleşmenin gerçekleşmesi içinçok büyük fonlar seferber eden birliğin, bu fevkalade büyük yük karşısında bize katkısı sıfır ki düşünün, tarımda biyoteknoloji denilen inanılmaz devrimler olurken... Sonra bir başka nokta, tekstil türü sektörlerde AB ülkelerinde uygulanan kota sınırlamasının kalkmasıydı. Ama hala antidamping vergilerine tabi tutuluyoruz, GB’ye girdikten sonratutulmamamız gerektiği halde. Üstelik 2004 yılı itibariyle devreye girecek bir başka anlaşma ile zaten kotalar kalkacakken” şeklinde özetliyor.


GİDİŞATKAPİTÜLASYONLARA DOĞRU;

‘Peki bu haksızlıklara nasıl olur da biz razı oluruz?’ sorusu akla takılmıyor değil doğrusu. Yanıt yine Kazgan’dan geliyor. “Çünkü ticari kararlar bile olsa hepsi Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu gibi siyasal platformlarda alınıyor”. Bu bölümlerde alınmasına elbette bir itirazımız olmazdı eğer, oralarda bizi de temsilen birileri bulunsaydı. Ama yok. Biz daha alt kademe olan teknik komisyonlarda yer alıyoruz” diyen Kazgan, böylece karar merciinde bulunmadığımız bir direktifi uygulamakla sorumlu bırakıldığımıza dikkat çekiyor. Hatta Kazgan’ın öngörüsü, uzun bir süre daha böyle devam edilmesi halinde, kapitülasyonlardan bir farkı kalmayacağı yönünde. Üstelik sadece ekonomiyle kısıtlı kalsa iyi. Savunma ve askeri alanda da Nato kararıyla askeri gücümüzden yararlanılacak ancak bizim yararlanmamız söz konusu bile olmayacak. Böylece ordusu ve ekonomisiyle Avrupa’ya bağlı bir ülke halini almamız içten değil.GB için 1963’de imzalar atıldığı zaman bütün bunların düşünülmesi gerektiğini ifade eden Kazgan, AB’ye tam üyelik konusunun da bu şekilde irdelenmesi gerektiğinde ısrarlı. Kazgan, “Çünkü AB’nin genişleme süreci bir merkez etrafında dışa doğru açılan dalgalar halinde gerçekleşiyor. Bizim merkezde ve ilk dalgalarda yer bulamayacağımız ortada olduğuna göre, ancak üçüncü çemberde yer alacağız tam üye olsak bile. O halde aynı şekilde yine karar merkezinden uzakta kalacağız.” değerlendirmesini yapıyor. Kazgan, sanayi mamüllerinin Avrupa ülkelerine ihracatında, üçüncü ülkelere karşı sağlanan üstünlüğün GB sayesinde gerçekleştiğini de eklemeden geçemiyor.


Peki ya çözüm, altına imza atılan uluslararası nitelikteki anlaşmalardan vazgeçmek kolay mı? “Elbette değil” diyen Kazgan’a göre Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın gündeme gelmesi en makul olanı. GB’nin baştan beri tek yanlı bir anlaşma olduğu konusunda Kazgan ile benzer düşünceleri paylaşan İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erol Manisalı da ilk günlerden itibaren en azından tam üyelik gerçekleşene dek, Norveç örneğindeki gibi serbest ticaret anlaşması yapılması taraftarı olduğunu belirtiyor. Hatta Manisalı, birliğe girmeye en hevesli grup olan tekstilcilerin, bugün en çok şikayet edenler arasında yer aldığı örneği veriyor. Bu örneğin ardından gelen bir fakstan öğreniyoruz ki, İHKİB başkanlığında bir heyet AB üyesi ülkelere yapılan hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatında, GB sonrası ortaya çıkan sorunları AB Komisyonu ile görüşmek üzere Brüksel’e hareket etmiş.


Tabi işdünyasından tek şikayet tekstil ve hazırgiyim sektöründen gelmiyor. Örneğin Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı’nın “Bugün Türkiye’de meşru rekabeti bozan bir rekabet var. Japonya’dan gelen ürünlere yüksek, Almanya’dan gelen ürünlere düşük gümrük vergileri uygulanıyor. Almanya’dan Volkswagen ithal ediliyor. Almanya’daki işçi çalışıyor. Benim işçim boş duruyor. Ben Japon ortağımla yatırım yapıp, üretim yapıyorum. Ama ithalatçılarla eşit değilim. Bu nedenle iç sanayinin korunması için gümrük vergileri eşitlensin” cümleleriyle ifade ettiği GB’nin kısmen askıya alınması önerisi gibi.


Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kibar, özellikle otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok sektörde sürecin yerli sanayi ve sanayiciyi rekabet edemez noktalara doğru taşıdığını vurguluyor. Kibar, süreci şu sözlerle anlatıyor: “1996 yılı başından beri yürürlükte olan AB ile Gümrük Birliği Anlaşması ve bu bağlamda yapılmış ve yapılmakta olan Serbest Ticaret Anlaşmaları, son yıllarda tüketici alışkanlıkları hızla gelişen ve uluslararası rekabet edebilirliği daha zayıflayan ülkemiz ürünlerini, GB süreci öncesinde sanayi ve ekonomisini serbest rekabet şartlarında tam anlamıyla rekabet edebilir düzeye getirmemiş olduğundan, ülkemiz AB’ye karşı bir pazar konumu oluşturuyor. Bir de buna uluslararası değer kaybeden Euro para birimine endeksli maliyet yapısını dahil ettiğimizde, Avrupa’nın rekabet edebilirliği daha da kuvvetli duruma gelmiştir”. Bu arada bazı Avrupalı kuruluşların değişik sektörde pazar payı kapmak ve atıl kapasitelerini doldurmak amacıyla dampingli ve değişik yöntemlerle desteklenmiş fiyat yapılarıyla, ürünlerini Türk piyasasına sattığına da dikkat çeken Kibar, hükümet ve bürokrasinin bu haksız rekabet nedeniyle sanayiciden gelen talepleri ‘AB kırılır, AB anlaşmasına karşıdır’ anlayışıyla reddettiğine dikkat çekiyor. Halbuki Kibar, damping, haksız rekabet, kota, kimi sektörlerde AB anlaşma hükümlerinin yerli sanayi tehdit eden boyuta gelmesinden dolayı bazı maddelerinin askıya alınması taraftarı.


GÜMRÜK BİRLİĞİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ Mİ?

- Gümrük Birliği’nin askıya alınması, AB ülkelerine sanayi ürünü ihracatımızın Ortak Gümrük Tarifesi’ne tabi olması sonucunu doğuracağından, böyle bir durumda AB piyasasında üçüncü ülkelerden gelecek rekabetle baş edememe tehlikesiyle karşı karşıya kalınır.
- Gümrük Birliği’nin daha esnek bir bütünleşme modeli teşkil eden Serbest Ticaret Anlaşması’na dönüştürülmesi, ilişkilerimizin belirsizlik ortamına sürüklenmesi sonucunu doğurabilir.
- Oysa AB üyelerinin stratejik açıdan büyük önem taşıyan ülkemizle ilişkilerini geliştirme arzuları olduğu inkar edilemez bir gerçek. Ancak bu ülkelerle bütünleşecek Türkiye’nin onların karşısında ekonomik ve siyasi bir sorun yumağı olarak değil de cazip bir ortak olarak çıkmasını sağlayacak tedbirlerin alınması kaydıyla.


GÜMRÜK BİRLİĞİ`NİN TÜRKİYE EKONOMİSİNE ETKİLERİ;

Dış denge ve dış ticaret açısından: Gümrük Birliği’nin Türkiye ekonomisinin dış dengesi üzerine etkisi yoğun olarak ithalat ve ihracat üzerinde görülüyor. Türkiye, Gümrük Birliği’ne girdikten sonra kotaların kalkması ile AB ülkelerine yönelik ihracatını artırıyor. İhraç malları üzerindeki teşviklerin kaldırılması ya da topluluktaki seviyelere getirilmesi ise kısa vadede ihracatı azaltıcı etkiler yaratıyor. Bu arada Gümrük Birliği’nden sonra, daha önce dışarıdan ithal edilen bazı malların AB’den ithal edilmesiyle ‘ticaret sapması’ etkisi ortaya çıkıyor. İhracata yönelik sanayi dalları açısından: İhracata yönelik sanayi dallarında talebin uzun zamanda ağırlıklı olarak yerli firmaların, ürettiği mallarla karşılanıyor olması, tüketicinin belirli mallara olan alışkanlığı ile diğer psikolojik nedenler, yerli sanayi lehine bir durum yaratıyor. Gümrük Birliği’nden sonra Türkiye’de oligopol durumunda olan ve yüksek kar marjıyla çalışan çok sayıda firma, kar marjlarını kısmen azaltı. Ayrıca Gümrük Birliği ile Türkiye’deki pazar paylarını kaybetmek istemeyen Japon ve Uzakdoğu sermayesi girişinde artışlar görülüyor.


İstihdam seviyesi açısından: Türkiye ile AB arasında GB anlaşması kurulmasından sonra sanayi sektöründe kısa vadede bir istihdam daralmasından söz edilebilir. Bununla birlikte söz konusu olumsuz etkinin yanı sıra, toplam istihdam üzerinde orta ve uzun vade de olumlu etkileri bekleniyor. Verimlilik açısından: Türkiye ile AB arasında oluşturulan GB, Türk firmalarını AB firmalarıyla rekabet etme zorunluluğu içerisinde bırakıyor. Bunun sonucunda Türk firmaları, rekabet güçlerini artırmak için teknoloji yoğun üretime geçerek verimliliklerini artırmak zorunda kalıyorlar. (TREND)


Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
  • BIST
  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
9.645 Değişim: -0,50% Hacim : 104.170 Mio.TL Son veri saati : 18:05
Düşük 9.645 22.04.2024 Yüksek 9.832
Açılış: 9.795
32,5496 Değişim: 0,11%
Düşük 32,4690 23.04.2024 Yüksek 32,6715
Açılış: 32,5131
34,8947 Değişim: 0,67%
Düşük 34,5982 23.04.2024 Yüksek 34,9229
Açılış: 34,6636
2.431,54 Değişim: -0,05%
Düşük 2.401,02 23.04.2024 Yüksek 2.449,94
Açılış: 2.432,85
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.