Netanyahu Çekildi, Gözler Peres`de
İsrail Parlamentosu`nun başbakanlığının yolunu açacak `fesih` tasarısını reddetmesi üzerine Netanyahu yarıştan çekildi. Şimon Peres ise 6 Şubat`ta yapılacak seçimlerde adaylığını koymayı düşünebileceğini söyledi.
İsrail`de milletvekilleri, erken genel seçimlere gidilmesi için parlamentonun feshedilmesi yönündeki yasa tasarısını 48`e karşı 68 oyla reddetti. İsrail Parlamentosu Knesset`in kendisini feshetmeme kararı 6 Şubat`ta sadece başbakanlık seçiminin yapılacağını ortaya koyarken, Netanyahu bu kararın ardından başbakanlığa aday olmayacağını açıkladı. Netanyahu`nun yarıştan çekilmesiyle seçimlerde Barak ile Likud Partisi lideri Ariel Şaron`un karşı karşıya kalacağı ortaya çıkarken, Bölgesel İşbirliği Bakanı ve eski başbakanlardan Şimon Peres ise halkın istekleri doğrultusunda aday olmayı düşündüğünü söyledi.
Peres, Barak ile görüştükten sonra İsrail radyosuna yaptığı açıklamada, kamuoyunun aday olmasını istediğini ve talep halktan geldiği için bunu dikkatle tarttığını belirtti. İsrail yasalarına göre parlamento üyesi olmayanlar, sadece başbakanlık için yapılacak seçimlerde adaylıklarını koyamıyorlar. Bu tür durumlarda, adaylık için parlamentonun özel bir düzenleme yapması gerekiyor.
Netanyahu`nun yardımcısı Aviv Buşinski, Netanyahu`nun hem başbakanlığa, hem de 20 Aralık`ta (bugün) yapılacak kongrede belirlenecek Likud liderliğine aday olmaktan vazgeçtiğini söyledi.
Buşinski, Netanyahu, halka ancak parlamento kendini feshedip genel seçimlere gidildiğinde aday olacağı sözünü verdiğini belirtiyor. Netanyahu, parlamentonun kendini feshetmemesi üzerine aday olmamaya karar verdi dedi. Barak`ın 9 Aralık`ta sürpriz bir şekilde istifa kararının ardından yasalara göre 60 gün içerisinde başbakanlık seçimlerinin yapılması gerekiyor.
İsrail Haremüşşerif`ten vazgeçebilir
Ortadoğu`da barış arayışları sürerken, İsrail Entegrasyon Bakanı Yuli Tamir, Filistinliler`le bir barış anlaşması imzalanması kapsamında, İsrail`in Haremüşşerif`teki egemenliğinden vazgeçebileceğini söyledi. Tamir, devlet radyosuna yaptığı açıklamada, Kudüs konusunda tarihi bir uzlaşma anına yakınız ve çok acı gelse de bazı tavizler vermeye rıza göstermek durumundayız. Öyle ya da böyle Haremüşşerif`teki egemenliğimizden vazgeçmemiz gerekli olabilir dedi.
Barak`a yakın isimlerden olduğu belirtilen Tamir, kendileri için en önemli olan konunun, Filistinliler`in mültecilerin haklarından vazgeçmesi olduğunu belirterek,
Mültecilerin İsrail topraklarına geri dönüşü en büyük endişe kaynağımızdır çünkü İsrail`in Yahudi yapısı ile Yahudi çoğunluğunu muhafaza etmek istiyoruz. Bunun tek yolu, Filistinli mültecilerin dönmesi fikrinden vazgeçilmesidir diye konuştu.
Ortadoğu`ya gözlemci gücüne ret;
Öte yandan, Filistinliler`in Batı Şeria ve Gazze`ye BM gözlemci gücü gönderilmesi hakkındaki talebi, BM Güvenlik Konseyi`nde reddedildi. ABD ve Rusya da dahil olmak üzere yedi üye ülkenin, bu durumun İsrail -Filistin arasında yapılması planlanan görüşmeleri tehlikeye atabileceği görüşünü dile getirerek çekimser oy kullanması üzerine Filistinliler`in talebinin reddedilmesi kararlaştırıldı. Oylamada, Güvenlik Konseyi üyelerinden Bangladeş, Çin, Jamaika, Mali, Namibya, Tunus ve Ukrayna`nın kararı destekledikleri, buna karşın Arjantin, İngiltere, Kanada, Fransa, Hollanda, Rusya ve ABD`nin çekimser oy kullandıkları kaydedildi.
Yahudi yerleşim yerleri barışa engel;
İsrail ile Filistin arasında toprak paylaşımına dayanan anlaşmazlıktan kaynaklanan kriz adeta bir kısırdöngüye dönüşürken, çözüm için yıllardan beri sürdürülen çabalar da sonuç vermiyor. Le Monde gazetesinin önceki günkü editoryalinde, Ortadoğu`da ciddi bir sıkıntı unsuru olan Yahudi yerleşim yerlerine dikkat çekilerek, kim başbakan olursa olsun İsrail`in bu politikasından hiçbir zaman vazgeçmediği belirtiliyor.
Yazıda şu görüşlere yer verildi:
Bir Filistin devletinin kurulmasına karşı olan İsrail sağı yıllardan beri sistematik olarak Batı Şeria`da yeni yerleşim alanlarının kurulmasını teşvik etti. İsrail bu tavrıyla, bu topraklar üzerinde hakkı olduğu mesajını verirken, aynı zamanda yeni yerleşim birimlerinin kurulmasına izin vermeyen Oslo barış anlaşmasıyla da ters düşüyordu. Ancak Yahudi yerleşim alanlarına karşı çıkan strateji sadece kağıtta kalıp hiçbir zaman uygulamaya konulamadı. Sağcı politikacıların dışında Filistinliler`le uzlaşmak istedğini açıklayan İşçi Parti`li Başbakan Barak da milliyetçi ve aşırı dincileri karşısına almamak, aynı zamanda Filistinliler`le pazarlıkta koz olarak kullanmak gibi çeşitli nedenlerle Yahudi yerleşim yerlerinin sökülmesine izin vermedi.
Böylece bir yandan müzakerelerde Filistinliler`e sınırlar ya da Kudüs`le ilgili çeşitli uzlaşma formülleri sunarken bir yandan da barışın önünde ciddi bir engel olan yerleşim yerlerine göz yumuyordu. Hem toprak konusunda taviz verebilen uzlaşmacı bir siyasetçi portresi çiziyor hem de sorunu daha karmaşık hale getirmekten çekinmiyordu. Oysa, gelecekteki Filistin devletinin toprak bütünlüğünü tehdit eden bu yerleşim birimleri boşaltılmadıkça herhangi bir barış girişimi ne adil ne de kalıcı olacaktır. İsrail`in yerleşim yerlerinden vazgeçmesi ve bu zihniyeti tamamen ortadan kaldırması barış için yeterli olmasa bile uzlaşmak için temel koşul olduğunun unutmamak gerekir. (FİNANSAL FORUM)