Türkiye’de Ticari Araç Üretmeyeceğiz
Dünya otomotiv pazarında rekabet giderek şiddetleniyor. Yaşanan rekabet nedeniyle gerçekleşecek evlilikler ve ortaklıklar paralelinde, 2010 yılında dünyada ayakta kalan büyük otomotiv üreticisi sayısının altıyı geçmeyeceği ileri sürülüyor. Süre bu kadar kısa ve sonuç tahmini de bu kadar keskin olunca, küçük ya da büyük her Pazar her şirket için büyük önem taşımaya başladı.
Büyüme potansiyeli olan Türkiye pazarı, bu nedenle dünya otomitv devlerinin sürekli olarak ilgi odağında bulunuyor. Türkiye’de otomotiv ile ilgili düzenlenen fuarlara, şirketlerin çoğu zaman en üst düzeydeki yöneticileriyle katılmaları bunu gösteriyor. Bunun son örneğini 23-27 Kasım 2000 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Ticari Araçlar ve Otomotiv 2000 Fuarı’nda gördük. Volksawagen ticari Araçlar Global Satış Direktörü Stefano Chmielewski iki günlüğüne Türkiye’ye gelerek bu fuara katıldı.
VW’ye Iveco üst yönetiminden transfer olan, bu transferden sonra Volswagen’in ticari araç pazarındaki payını 2000 yılında yüzde 5 oranında artıran Chimielewski sorularımızı şöyle yanıtladı:
Chmielewski, Euro’nun durumu bizim fiyatlarımızı ve satışlarımızı etkilemiyor. Bizim bir kalitemiz var. Bunun hakettiği fiyatı sunuyoruz. Çünkü biz de herkes gibi hammaddelerimizi, petrol ve yan ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Uluslar arası ticaret neredeyse tamamen dolar üzerinden işlem görüyor. Her ne kadar saddam Hüseyin euro üzerinden işlem yapmayı deniyorsa da bu bize yansımıyor.
Euro bizi ne kadar etkiliyorsa, rakiplerimizi de o kadar etkiliyor. VW’nin başarısını euro’daki oynamayara değil, aracın başarısına ve tüketiciler tarafından kabulüne bağlamak lazım.Ama tabii ki Japon ve Amerikan otomobillere göre euro’ya bağlı otomobiller avantajlı hale geldiler.
Bizim temel faaliyet alanımız Avrupa. Üretim, satış gibi işlerimizi genellikle Avrupa sınırları içinde hallediyoruz. Bu soruya sadece VW ticari araç açısından cevap veriyorum. Eurozode dışı ülkelerey önelik ihracatımız 2000 yılında yüzde 5 civarında arttı.
Avrupa’da bu aralıktaki ticari araçlar çok tutulmuyor. Bütün Avrupa’ya bakıldığındıa bu Pazar 14 bin adet civarında. Bunun nedeni de Avrupa’daki yasa ve kurallar. Bu segmente bir aracı kullanmak için alınması zor olan kamyon ehliyeti gerekiyor.
Bu nedenle yapılacak işin kapasitesine ve yük durumuna göre ya daha küçük sınıfa ya da daha üst sınıfa kayma oluyor. Şu anda bu Pazar yasaların da etkisiyle küçülüyor. VW için ilgi çekici bir Pazar değil Avrupa pazarı, ama dünya açısından iyi bir Pazar.
2.8-3.5 ton arasında 550 bin araç satıldı. Avrupa toplam pazarındayüzde 5-20 arasında büyüme görüldü. Fransız pazarı e-ticaretin etkisiyle yüzde 20 gibi çok ciddi bir büyüme gösterdi.
Satışların artmasının nedeni farklı sektörlerde işlerin iyi gitmesi. Genel olarak baktığımızda elektronik ticaretin gelişmesi ticari araç pazarını bayağı güçlendiriyor.
Türkiye pazarında belirli iniş ve çıkışların olması doğal. Toplam Pazar 1992-1993’lerde 30 bin araçken, bu yıl 150 bini geçmek üzere. Önümüzdeki 3-4 yıl içinde Pazar 250 bine ulaşacak.
VW, Türkiye pazarındaki payını ilk günden beri artırdı. Yüzde 14-15 Pazar payı öngörüyoruz. Yalnız ilk iki içinde olacağımız kesin.
Yatıırm yapmayı düşünen herkes için bu ciddi bir problem. Örneğin 2000 yılında biz 10 bin araç satacağımızı öngörmüştük. Ama satışlar 20 binlere gidiyor.
Bence rantabl değil. Bu nedenle Türkiye’de ticari araç üretme düşüncemiz yok. Zaten şu anda dünya ticari araç pazarında üretim kapasitesi talebin yüzde 10 üzerinde. Globalleşen dünyada üretimden daha önemli olan şey proseslerin doğru olarak konması. Dünya küçülüyor. Üretim konusunda sizin bize söyleyeceğiniz düşük işçilik maliyetleri olacak. Bu o kadar önemli olmayabiliyor.
Bir yere yatırım yapacağnız zaman gümrükleme, vergiler gibi belli problemler var. Ama bir de yan sanayi var. Uzun vadeli bakıldığında Türk tedarikçilerden faydalanmak düşünülebilir.
“Türkiye’de yatırım düşünüyor musunuz?” sorusu tipik bir üçüncü dünya ülkesi sorusu. Türkiye, AB’ye girmeyi, ticaret bariyerlerini aşmayı istiyor. Eğen bunlar isteniyorsa öncelikle nerede ve ne ile olmak istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Sizin ne yapacağınızı öncelikle sizin söylemeniz gerekiyor. Ancak bunu söyledikten sonra bizlerden cevaplar gelebilir.
VW’nin global satın alma politikaları içinde Türkiye önemli yere sahip. Türkiye ana sanayiye mi yan sanayiye mi yatırım yapmalı bunan karar vermeli. Ana sanayi üretim maliyetleri AB ülkelerinde daha ucuz. Eskiden gümrük tarifelerini aşabilmek için burada montaj fabrikası kurulurdu, şimdi buna gerek yok.
Bu firmalar 50 yıldır Türkiye’de. Bu nedenle sosyal bir sorumlulukları var. Bu sorumluluğu yerine getirmesi için burada bir yatırım yapmaları gerekiyordu.
Ayrıca Ford’un mevcut fabriaksı çok demode kaldı. İki seçeneği vardı: Ya bu fabrikada kalıp, zamanla rekabetçi olmaktan uzaklaşacakve teknolojik olarak geri kalacaktı ya da yeni yatırım yapıp, yaşlı kadını makyajla genç bir kadın gibi gösterecekti. Biz gelip buraya yatırım yaparsak o da bizim sosyaal sorumluluğumuz açısından yanlıştır. Burada yatırım yapılması halinde bir yerlerde işçiler işten çıkarılacak.
Ford, Renault ve Fiat’ın Türkiye’de belli bir tarihçesi var. Opel olsun,Hyundai olsun diğerlerinin Türkiye’de bir üretim üssü meydana getireceklerine inanmıyorum. Bu da şu andaki stratejilerinden belli. Bir üretiyorlarsa 5 ithal ediyorlar. Örneğin Daewoo dünyanın her yerinde üretim yatırımı yaptı ve sonunu görüyoruz. (EKONOMİST)