Denktaş, TBMM`de konuştu

15.04.2004 - 17:36 | Son Güncelleme :

Denktaş, Annan Planı´nın öngördüğü sonucun KKTC´nin yok olması, Türkiye´nin bölge coğrafyasında, zaman içinde marjinalleştirilmesi olduğunu söyledi

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Annan Planı´nın öngördüğü sonucun ´´KKTC´nin yok olması ve O´nu tanıyan Türkiye´nin bölge coğrafyasında, zaman içinde marjinalleştirilmesi´´ olduğunu bildirdi. Denktaş, ´´Bugün, tahammülü zor baskılarla Kıbrıs´ıTürkiye´den ayırma eylemi başarılı olduğu taktirde, aynı baskılarla, aynı yöntemle Türkiye´den daha neler isteneceğini düşünmek bile insanı ürpertiyor´´ dedi.

Denktaş, TBMM Genel Kurulu´nda yaptığı konuşmaya, Kıbrıs konusundaki düşünce ve değerlendirmelerini paylaşma fırsatıverilmesinden dolayı teşekkür ederek başladı. 32 sayfalık konuşma metninin zaman zaman dışına çıkarak konuşan Denktaş, TBMM´ninkuruluş yıldönümünden bir gün sonra ´´Tarihin bir cilvesi´´ olarak Kıbrıs´ta 21 yaşındaki KKTC´nin kaderini tayin için halkın sandık başına gideceğini belirtti. Basının telkinlerinin etkili olması durumunda verilecek oylarla 24 Nisan´dan sonra KKTC´nin ortadan kalkacağını ifade eden Denktaş, ´´Bunun olmaması için huzurunuzdayım´´ dedi. Rauf Denktaş, Kıbrıs sorununun çeşitli dönemlerde Meclis´i meşgul ettiğini, Kıbrıs´la ilgili hayati kararların Meclis´ten çıktığını, Barış Harekatı´nın Meclis´in kararı ve milletin arzusu ile gerçekleştiğini anımsattı. Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin bu konudaki kararlarının 1955´lere dayandığını ifade eden Denktaş, bu kararların en sonuncusu olan 6 Mart2003 tarihli oybirliği ile alınan kararı ve aynı yöndeki MGK kararını kürsüden okudu.

-´´GİDİŞAT KARARLARIN ÇOK DIŞINA ÇIKTI´´-

Gidişatın bu kararların çok dışına çıktığını, Kıbrıs´ın 1960 anlaşmalarının da öngördüğü, Türk-Yunan nüfuzundan ve dengesindenayrılıp AB yolu ile dolaylı Enosis´in eşiğine gelmiş olduğunu gördüğü için konuşma gereksinimi duyduğunu kaydeden Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ´´Rumların şru hükümet olarak kabul edilmiş olmaktan kaynaklanangüçle ihtiyaç duymadıkları ve ilk fırsatta çöpe atabilecekleri yapay bir anlaşma için ve bu anlaşma yapıldığı taktirde Türkiye´nin AB yolu ardına kadar açılacak düşüncesiyle bu tehlikeli yola devam edilebilir mi?´´

-ÖZKÖK´ÜN SÖZLERİ-

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök´ün yaptığı son açıklamaları da anımsatan Denktaş, şu sözlerin tarihi anlam taşıdığınıbelirtti: ´´Kıbrıs sadece Kıbrıslı soydaşlarımızın bir meselesi değildir. Türkiye´nin güvenliği de söz konusudur. Kıbrıs´ın Türkiye´nin güvenliği ile ilişkisi; Türkiye´ye olan mesafesi ile açıklanacak kadaryüzeysel değil, daha çok Doğu Akdeniz´deki hak ve menfaatlerimizin korunması ile ilişkilidir. Denktaş, 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk´ün Kıbrıs, Türkiye´nin denizlere açık bir ülke olmasını engelleyecek bir konumdadır sözlerini de milletvekillerine anımsattı.

-´´ERDOĞAN´IN ALTINI ÇİZDİĞİ HUSUSLARIN HİÇBİRİ...´´-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın, KKTC´nin 20. kuruluş yıldönümü nedeniyle Lefkoşa´da yaptığı konuşmanın, kendilerine umut ve gurur verdiğini, tarihe önemli notlar düşürdüğünü kaydeden Denktaş, şunları söyledi: ´´Sayın Başbakan´ın bu tarihi konuşmasında isabetle altını çizmiş olduğu hususların hiçbiri Annan Planı ile getirilmek istenilen çözümde yer bulmamıştır. Netice KKTC´nin yok olması ve O´nu tanıyan Türkiye´nin bölge coğrafyasında, zaman içinde marjinalleştirilmesidir.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Annan Planı´nın TBMM kararında öngörüldüğü gibi adil ve kalıcı bir çözüm getirmediğini söyledi. Denktaş, ´´Bu planı kabul ettiğimiz takdirde, Türkiye´nin Kıbrıs üzerinde hak iddiası tamamen sıfırlanacaktır´´ dedi. Denktaş, TBMM Genel Kurulu´nda yaptığı konuşmada, kendisinin New York´ta hastanede olduğu bir günde ve Türkiye´de hükümet değişikliği aşamasında süpriz olarak ortaya konan Annan Planı´nın, Milli Dava´yı Rumların AB´ye girmelerini kolaylaştırıp yasallaştırmak davası haline getirdiğini söyledi. Denktaş, Yunanistan´ın girişimleri ile 1960 Anlaşmaları´nı çiğneyerek Rumların yapmış oldukları üyelik müracaatını kabul eden AB´nin, Türk tarafının, AB üyeliği için Rumların peşinden koşacağı inancı ile hareket ettiğini ve yanıldığını anlayınca da Türkiye´ye ve Kıbrıs Türklerine baskıya başladığını dile getirdi. Rumlar açısından AB´nin, Türkiye´nin garantisinden, müdahale hakkından, Türk askerinden kurtulmak için bir vasıta olduğunu belirtenDenktaş, şunları kaydetti: ´´Bunu bildiğimiz için 1960 Antlaşmaları ile Türkiye´ye verilmiş olan Kıbrıs, Türkiye´nin de üye olmadığı bir kuruluşa üye olamaz kaidesi bizler için kutsaldı, kaale alınmalıydı. Bu yapılmadan AB üyeliği bizim için çekici olamazdı. Bu yasal hakkımızı kabul etmek istemediler. Yasa dışı bir kararla Rum idaresinin 1960 uluslararası antlaşmaları ihlaline ortak olmuşlardı. Bizden istedikleri, bu suça imzamızla katılıp, gayri meşrumuameleyi meşrulaştırmak ve böylelikle Türkiye´nin Kıbrıs üzerindeki en etkin bir hakkının yok edilmesi için Rum´a, Yunan´a yardımcı olmamızdı. Bunu yapamazdık. Bu, kendimizi inkar olurdu. Türkiye 1995 yılında Gümrük Birliği müzakereleri esnasında, AB´ninKıbrıs´la ilgili yasa dışı eylemini bildiği için şu çekinceyi koyuyordu. Dikkat buyurursanız çekince, ayni zamanda Türkiye´nin Kıbrıs siyasetini de belirtmekte ve işler yanlış istikamete gittiği taktirde çarenin ne olacağına da açıklık getirmekteydi. Masa başında olan müzakerecinin elinde, olmazsa olmazları, kabul edilmediği taktirde tereddütsüz rücu edeceği bir alternatifin bulunması şarttır. Aksi halde pazarlık gücü çok zayıflamış olur. Tarihi çekinceyi birlikte okuyalım: Rum kesimi tek başına tüm adayı temsil etmiyor.´´

-´´TÜRK CEPHESİ İKİYE BÖLÜNDÜ´´-

KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, son zamanlara kadar Milli Dava etrafında tek ses, tek nefes olan Türk cephesinin, Annan planı ile ilgili propagandalar nedeniyle ikiye bölünduğunu ifade etti. Denktaş, şöyle devam etti: ´´Halbuki uluslararası antlaşmalarla Türkiye´ye ve Kıbrıs Türklerine verilmiş olan en temel hakkı savunmak suretiyle AB´yi doğruyola davet mümkün olabilirdi. Biraz önce temas ettiğimiz karar ve açıklamalarınız bu yöndeydi. Son devreye kadar biz bu milli direktifler çerçevesinde hareket ettik. Ancak, Annan Planı´nın meydanagetirdiği, Madam Fogg ekibinin körüklediği bölünmeyi önleyemedik. Dış dünya bu bölünmeden azami istifade peşindedir. Bunun bilinci içindeyiz. Milletçe üzülmekteyiz; zaman zaman, uğruna şehitler verilmiş, 40 yıllık bir direniş abidesi olduğuna inandığımız milli Kıbrıs meselesi hakkında yazılanlar ve yapılan iddiaları okudukça hicab duymaktayız.´´

-´´PLAN ADİL VE KALICI ÇÖZÜM GETİRMİYOR´´-

Denktaş, planın son şekline, TBMM´nin son kararı ışığında bakıldığında görülenleri de şöyle dile getirdi: ´´Annan Planı, kararınızın öngördüğü şekilde adil ve kalıcı bir çözüm getirmiyor, üzerinde tarafların mutabık kalmadıkları bir rejiminzorla kabulünü öngörüyor. Uzlaşma olmadığı halde tarafları bir meçhuleoy atmaya zoruluyor ve buna halkın hür iradesinin tezahürü diyor. Planda tarafların eşit statüsü ve iki kesimlilik sulandırılmaktadır. Rum bölgesinde yüzde yüz Rumlardan oluşan bir sözde kurucu devlet, Türk tarafında ise kısa bir zaman süresi içerisinde yüzde 33 oranında Rumla karışık bir kurucu devlet oluşturmaktadır. Kurucu Devlet, deyimi de aldatıcıdır, çünkü bunlar egemenlik hak ve yetkilerinden yoksun, Rum çoğunluğuna tabi bir merkezi hükümetin anayasasının öngördüğü şekilde hareket edebilecek vilayet idarelerdir.´´

-...SAATLİ BOMBA´´-

Rum tarafının, 1963´te yaptığı gibi, bu rejim işlemiyor deyip yenibir darbe yapmasını kimsenin önleyemeyeceğini kaydeden Denktaş, ´´Bunca yıllık mücadelemiz böyle bir ihtimali önleyecek tedbirler bulmak içindi. KKTC´nin kuruluşu, eşit egemenlikte ısrar bunun içindi.Annan Planı bunları alıp götürmektedir´´ dedi. ´´Bu plan, mal-mülk meselelerini, her an patlayacak binlerce saatlı bomba halinde içimizde bırakıyor´´ görüşünü dile getiren Denktaş, şöyle devam etti: ´´Taraflar arasında halledilmesi gereken bir sorunu, 30 yıldan sonra, Kıbrıs´ta 1963-1974´de olayları, Türklere yapılanları unutarak;iki kesimliliğin 1975-1977 ve 1979 andlaşmaları ile kalıcı bir barış için kabul edilmiş bir formül olduğunu kaale almayarak, bireyler arasında bir al-ver davası haline getiriyor... Bu konunun yıllarca ekonomik yaşamımızı dumura uğratacağı da kaale alınmıyor. Burada çatışmalara hazır sıcak bir zemin oluşturuluyor. Bu mealde planda, Rumların ´yerleşikler´ dediği vatandaşlarımız hakkında, insan haklarına aykırı, talepler ve tedbirler de yer almaktadır. Bu insanlar tarım işgücü anlaşmaları ile Türkiye tarafından Kıbrıs´a gönderilmiş kişilerden oluşmaktadır. Bunlar KKTC vatandaşıdırlar. Vatandaşlar arasında ayrım yaptırıyorlar. Burada kalabileceklerin listesini istiyorlar. Bu kalabileceklerin evlerini, tarlalarını, yok farzedip bunları açıkta bırakıyorlar. Biz vatandaşlararasında bu ayrıcalığa karşıyız. Listede olsun veya olmasın, ekonomimize büyük katkıları olan bu insanların Kıbrıs´ta kalmaları gerekir inancındayız ve bu konuda anavatandan destek istiyoruz.´´

-´´GARANTÖRLÜK KAĞIT ÜZERİNDE KALIYOR´´-

KTCC Cumhurbaşkanı Denktaş, bu planda 1960 Antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük hakkının kağıt üstünde kaldığını söyledi. Denktaş, ´´2018´den sonra 650 kişiye düşecek olan Garantör Kuvvetin adadan ne zaman büsbütün çekileceği, adanın tümünün nihai aşamada askersizleşeceği hedefiyle, her üç yılda bir tezekkür edilecektir deniyor. Bu da Rumlara, bu konuda devamlı ajitasyon yapma, tahriklerdebulunma fırsatını veriyor. 1963-74 arasında bu konuda nelere tevessül ettiklerini bilenler için, bu konuyu Rumların devamlı bir huzursuzluk ve şikayet konusu haline getireceklerini teslim edeceklerdir´´ dedi.

-´´DOLAYLI ENOSİS TAHAKKUK ETMİŞ OLUYOR´´-

Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengenin de Kıbrıs´ın, Türkiye´siz bir AB´ye girişi ile Yunanistan lehine temelden bozulduğunu kaydeden Denktaş, ´´Yunanistan eski Başbakanı Simitis´in de dediği gibi Enosis veya Rum liderliğinin ve basının dediği gibi dolaylı Enosis tahakkuk etmiş oluyor. Kıbrıs´ın tümünün derhal AB´ye girmesindeki ısrar bu nedene dayanmaktadır. AB bu konuda bir araç olarak kullanılmaktadır´´ diye konuştu. Rauf Denktaş, AB´nin Rumlarla anlaşma olsa bile, ihtiyaç duydukları güvenceleri içerecek olan bu anlaşmaya Birincil Hukuk statüsü vermdiğini ve aldatıcı formüller önerdiğini söyledi. Denktaş, ´´Böylelikle yerli ve yabancı hukukçuların deyimi ile anlaşmanın yazıldığı kağıt kadar kıymeti kalmıyor. Bir İngiliz Hukukçuya göre böyle bir anlaşma Kıbrıs Türkleri için intihardan başka bir şey değildir´´ dedi.

-´´...AB YOLUNDA TÜRKİYE´YE ENGEL´´-

Planda aksinin iddia edilmesine karşın, fiiliyatta Kıbrıs sorununun çözümünun hala AB´ye giden yolda Türkiye´ye bir engel teşkiletmeye devam ettiğini vurgulayan Denktaş, şunları dile getirdi: ´´Bu da, Türkiye´nin bu planı kabul etmesi ve bize de kabul ettirmesi için bir baskı unsuru olarak kullanılıyor. Böylelikle, kararınızda uluslararası anlaşmaların açık ihlali olarak tanımladığınız Kıbrıs´ı Türkiye´den önce AB üyesi yapma eylemi bu plana evet demekle tamamlanarak uluslararası antlaşmaların açık ihlali başarı ile noktalanmış oluyor. Bu yetmezmiş gibi, Türkiye´nin bu ihlali hoş karşılayıp Kıbrıs Türk tarafına da bu ihlali meşrulaştırmak için planı kabul etmesi yönünde baskı yapmasında ısrar ediliyor. Biz de bu planı kabul edip bu ihlali meşrulaştırdığımız takdirde, Türkiye´nin Kıbrıs üzerinde hak iddiası tamamen sıfırlanacaktır.´´

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, TBMM Genel Kurulu´na, ´´Milli iradenin temsilcisi olan sizler, bizim yerimizde olsaydınız, geleceğiniz ile böyle bir kumar oynar mıydınız? Yabancıların hazırladıkları yasalarla ,anayasaları kabul eder ve bununadına barış der miydiniz?´´ diye seslendi. Denktaş, Annan Planı ile 30 yıldır Kıbrıs´ta devam eden huzur ve barışın en önemli unsuru olan iki kesimliliğin Rumların Kuzey´de yerleşim hakları ile ortadan kalktığını belirtti. 19 yıl sonra Kıbrıs´ın eski haline dönebileceğini bildiren Denktaş, Türklerin ise adada azınlık durumuna düşebileceği uyarısında bulundu. TBMM´nin aldığı kararın iki kesimliliği zedeleyecek bütün öneri vegirişimlerin, Kıbrıs´taki güvenlik ortamını olumsuz yönde etkileyeceği, iki toplumu yeniden bir çatışma ortamına sürükleyeceği yönünde olduğunu anımsatan Denktaş, ´´Yürekten katıldığım bu acı gerçeği hatırlatıyor ve buna hiçbir şekilde müsaade edilmemesi gerektiğini belirliyordunuz´´ dedi. Denktaş, Annan Planı kabul edildiği takdirde, kısa bir süre içinde bu acı gerçekle karşı karşıya kalınacağı inancı ile TBMM´de konuşma gereksinimi duyduğunu bildirdi. BM´nin de çatışma, kargaşa, kavga beklediğini açıkça itiraf ettiğine dikkati çeken Denktaş, ´´Rumları BM askerleri ne dereceye kadar kontrol edebilecektir?1963-1974 yıllarında BM askerlerinin performanslarını hatırlayan bir halk için bunlar barışın ve huzurun habercisi, kalıcı bir anlaşmanın garantisi olamıyor´´ diye konuştu.

-´´AĞLAYANLAR BİZLERDİK´´-

Kıbrıs´ın ortak ulusal bir mesele olduğuna inandığını bildiren Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ´´Mücadelenin her safhası buna tanıklık etmektedir. Bugünlere hep el ele, gönül birliği içinde, milli bir inançla geldik. Kıbrıs yüzünden Anavatanımıza beklenmedik bir zarar gelmesin diyeelden gelen her şeyi Kıbrıs Türk halkı olarak yaptık. Karşılığında Anavatan´ın hudutsuz fedakarlığı ile bir devletin doğuşuna şahit olduk. Bu devletin altyapısı için, Kıbrıs Türklerinin huzur içinde yaşayabilmesi için Anavatan´ın hudutsuz fedakarlığını gördük. Milli hedefin, Kıbrıs´ta sağlam bir Türk varlığını koruyarak, Enosis´i önlemek, aynı anlama gelen adanın Rumlaşmasına engel olmak olduğunun bilinci içinde mücadeleyi sürdürdük. Bu tehlike bugün dünden daha fazladır. Çünkü bize 1963-74´ü yaşatanlar, halen sahte bir unvan altında Kıbrıs´ın tümünde hak iddia edebilmekte ve silahlanmaktadır. Yabancı diplomatlar bize (Anlaşma olunca, AB´ye girince bunlar son bulacaktır?) demektedirler. 1960-63 arasında da Makarios´un beyanatları ve hazırlığı karşısında aynı dost ülkelerin diplomatları bize aynı teselliyi vermekteydiler. 1963-74 arasında toplu mezarlarımız açılırken ağlayanlar bizlerdik. Onlar değildi.´´

-´´RUMLAR DEĞİŞMEDİ´´-

Rum tarafının, esas siyasetinden vazgeçmediği için sıkı durmak, gevşememek fakat bu arada uzlaşma yollarını da tıkamamanın ortak ulusal siyaset olduğunu ifade eden Denktaş, ´´Ancak karşı tarafta bir değişiklik görmedik´´ diye konuştu İsviçre görüşmelerinde yaşanan olayların bu gerçeği iyice vurguladığını belirten Denktaş, Rum tarafının ulusal siyasetinin, Meclislerinden geçirdikleri soykırım yasası ile vurgulandığını belirtti. Cumhurbaşkanı Denktaş, Rum Liderliği´nin, Kıbrıs´ın tümünü bir Elen adası, Kıbrıs meselesini Elen dünyasının ulusal bir meselesi, Kıbrıs Türklerini de işgal altında yaşayan vatandaşları, Türk azınlığıolarak gördüğünü söyledi. ´´Hedef Kıbrıs´a sahip çıkmaktır. Yol AB yoludur´´ diyen Denktaş, 1960 ortaklığının bu nedenle yıkıldığını, silahlı mücadelenin bu nedenle yapıldığını, görüşmelerin her aşamasında bu neden var olduğu için sonuca varılamadığını ifade etti. Denktaş, AB´nin Rum idaresine üyelik vermesinin uluslararası anlaşmaları ihlalin yanı sıra Kıbrıs sorununun görüşme yollarını da etkili bir şekilde tıkadığını bildirdi.

-´´MAKARİOS´UN GİRİT MODELİ...´´-

Denktaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: ´´Bize ya hak ve hukukumuzda ısrar ederek direnmek ya da Türkiye ve Kıbrıs Türkleri olarak Kıbrıs üzerinde var olan haklarımızı yapay planlarla koruyamayacağımızı; 5-10 yıl içinde Kıbrıs´tan tamamen çekileceğimizi bilerek (Başka çare yok) deyip kadere boyun eğmek kalıyor. Bana göre, Makarios´un zaman zaman açıkladığı gibi Kıbrıs´ta başlattığı Girit Modeli´nin son sayfalarını bu planla yazıp kapatmak istemektedirler. Anadolu´nun her köşesinden her gün aldığım destek mesajları, Türk ulusunun böyle bir sonuca razı olmayacağını teyit etmektedir. Bu nedenledir ki biz Meclisinizin kararlarında da belirtildiği gibi iki kesimliliğin ve Türk garantisinin sulandırılmadığı, eşit egemenliğe dayalı bir ortaklıkta direndik ve direnmeye devam ediyoruz. Annan Planı´nın bizi Kıbrıs´ta iki eşit egemen halktan biri, kurucu ortak bir taraf olarak kabul etmediği ve iki kesimliliği kabul edemeyeceğimiz bir biçimde sulandırıp, kapıyı, Kıbrıs´ın tamamen Rum idaresine dönüşüne açık bıraktığı için kabul edemiyoruz.´´ Kıbrıs´ta Türklerin iyi komşuluk istediğini bildiren Denktaş, ´´Ortaklık olacaksa olsun ancak göçmen olmayalım, Rumlar içimize gelmesin, yeniden kavga etmeyelim? diyor´´ dedi. -´´TAKTİK İCABI..´´-

Kendisinin Rum´un siyasi emelinden ve hedefinden vazgeçmediğini gören bir kişi olarak, geleceğe temkinli yaklaştığını kaydeden Denktaş, şöyle konuştu: ´´(Ortaklık), iki kesimliliği alabildiğine sulandırmaksızın, mal-mülk meselesini hallederek, insanları birbirlerine düşürmeksizin temin edilebilir düşüncesindeyim. Yeter ki dış dünya taraflara eşit davransın, ambargolar kaldırılsın, Türk-Yunan dengesi bozulmasın ve yeter ki kimse bizi (KKTC halkını) alternatifsiz addetmesin. KKTC yarınlara açık bir ülkedir, yeter ki devlete sahip çıkılsın... Bugün, Rum-Yunan liderliği Annan Planı´nı değerlendirirken kendi halklarına (İstediğimiz her şeyi aldık) diyebiliyor fakat buna rağmen hala karamsarlık beyan ediyorsa, bu bir taktik icabıdır; Türklere verilmiş olandan bir kısmını daha koparmak için tevessül edilen bir oyundur. Ayni zamanda Annan Planı´nı kabul etmek ihtiyacı da yoktur, çünkü AB üyesidir ve AB ile yapmış olduğu anlaşma ile Kıbrıs Türklerini azınlık olarak, ülkesini de kısmen işgal altında bir ülke diye kabul ettirmiştir. Biz, bu yanlışları düzeltmeyen Annan Planı ile AB´ne girersek sonumuz gelmiş olacaktır. Çünkü bu formatta Türkiye´den de kopmuş bir azınlık olarak kalmaya mahkumuz. Biz, konunun esasına bakıyoruz ve endişemizin arttığını görüyoruz! Götürülmek istendiğimiz yol bizi 1960 antlaşmaları gibi işlemezlikiddiaları ile yeniden yıkılacak, bir kenara atılabilecek bir kuruluşa götürmektedir. Bunu önleyici her tedbire Rum tarafı karşı çıkmış ve BM Genel Sekreterliği ile destekleyicilerini de daima yanında bulmuştur. Baskı altında, tarafların mutabık kalmadıkları bir belge için referanduma sürükleniyoruz. Yani anlaşmayı değil, anlaşmazlığı oylayacağız. Hem de 9000 sayfalık bir pakete bakarak, içinde, bizi etkileyecek yüzlerce (Rumlar tarafından hazırlanmış) yasaya, Anayasalara rağmen. Milli iradenin temsilcisi olan sizler, bizim yerimizde olsaydınız,geleceğiniz ile böyle bir kumar oynar mıydınız? Yabancıların hazırladıkları yasalarla anayasaları kabul eder ve bunun adına barış der miydiniz? Bu soruları kendime soruyorum. Annan Planı´nda lehe görünen ne varsa bunların sağlanmasında payı olan bir müzakereci olarak soruyorumve böyle bir şey olamaz, bunda bir yanlışlık var diyorum.´

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs´ta ´´ortaklığı yıkan tarafı meşru hükümet addetmekle başlayan yanlışa hala devam edildiğini´´ iddia ederek, ´´Bize (Annan Planı´nı kabul etmiyoruz) diye kızanlar ve bu planın kabulü ile Türkiye´nin büyük bir baş ağrısından kurtulacağını sananlar, geçmişte Denktaş´ın veya Türk Hükümetlerinden birinin veya diğerinin yaptığı hatalardan da bahsederler´´ dedi. Denktaş, TBMM´de yaptığı konuşmada, her meselenin hallinin gerçekçi bir teşhise dayandığını söyledi. Kıbrıs meselesine gerçekçi bir teşhis koymaktan kaçınanların, daha doğrusu yanlış bir teşhisle yola çıkmış olanların bu yanlışlarından dönmeksizin hal çaresi bulmayaçalıştığını ifade eden Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ´´Yüce meclisiniz Kıbrıs meselesine birçok defa gerçekçi teşhisinikoymuştur. Annan Planı bu teşhisinize uymamaktadır. Bunu vurgulamak istiyorum. Kıbrıs meselesi, 1960 Anlaşmaları ile meydana getirilmiş olan, Türk-Yunan dengesine dayalı, bir Türk-Rum ortaklık devletini (bu anlaşmaların kalıcı barış için yasakladığı Enosis´e ulaşmak için) yıkmaktan kaynaklanan bir meseledir. Rumların iddia ettikleri ve Annan Planı´nın da genelde kabul ettiği gibi 1974´te başlayan ve zavallı evsiz kalan Rum göçmenler meselesi değildir. Ortaklığı yıkan tarafı meşru hükümet addetmekle başlayan yanlışa hala devam edilmektedir. Biz bunun hallini beklerken, Yunanistan bu gayri meşru Kıbrıs Hükümetini AB üyesi yapmıştır. 1960 Antlaşmaları yeniden çiğnenmiştir.Haksızlık, adaletsizlik temel alınarak bunların üzerine barış binası yapılmak istenmektedir. Bize akıl almaz baskılar yapılmaktadır. Rum tarafı ise sahte unvandan yararlanmakta ve bu yanlış devam ettiği sürece, milli hedefine ulaşabileceğini görmektedir. Enosis´i, dolaylı Enosis´i avcunun içinde bilen, bizi azınlık, vatandaşı addeden, Türkiye´yi işgalci ilan eden ve 1963 öncesine dönüşü hak bilip, 1963-1974 arasında Türklere yaptıklarının tazminatını vermeyi düşünmeyen bu zihniyetle yapılacak hangi anlaşma Kıbrıs´a, yöreye ve AB´ye huzur getirecektir. Halen Referanduma hayır çağrısı yapan Papadopulos´un mesajı gayet açıktır: Kıbrıs AB üyesi olunca, veto tehdidi ile Türkiye´den bugün alamadıklarını alacaklardır. Bu sahtekarlığa boyun eğmek yerine Rum-Yunan ikilisinin AB´yi Enosis yolunda bir vasıta olarak kullanmakta olduğunu anlatmak için seferberlik gerekmektedir kanısındayım.´´

-EMPERYALİST BASKILARA DİRENMEK-

Rauf Denktaş, ´´40 yıldır Kıbrıs Rumunu adanın tümüne sahip, Türkleri de temsil eden bir makam olarak kabul etmeyen Türk tarafı, butehdit karşısında ne yapacaktır?´´ diye sorarak, ´´Sanırım, Türkiye´yegüvenen dost ülkeler bu beklenti içindedirler. Türkiye en halkı ve en güçlü olduğu bu milli davada emperyalist baskılara ne kadar direnebilecektir? Yapay bir uzlaşma adına tanıdığı bir devletin egemenliğinden ve güvenliğinden vazgeçecek mi? Bu soru dost ülkelerin temsilcileri tarafından sık sık sorulmaktadır´´ dedi.

-´´BİZE KIZANLAR...´´

Kıbrıs´ın, Türkiye´nin henüz üye olmadığı bir kuruluşa giremeyeceğini, ancak Annan Planı´nın bunu gerçekleştirdiğini bildirenDenktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ´´Bizden de bunu yasallaştırmamızı istiyorlar... Seçeneğimiz: Türkiye ile birlikte (veya Türkiye´nin Kıbrıs üzerindeki hakları, Türk-Yunan dengesi Türkiye üye oluncaya kadar tanınmak kaydıyla) ve karşılıklı müzakere edeceğimiz bir anlaşma ile yeni bir ortaklık kurarak AB üyeliğidir. Bize (Annan Planı´nı kabul etmiyoruz) diye kızanlar ve bu planın kabulü ile Türkiye´nin büyük bir baş ağrısındanurtulacağını sananlar, geçmişte Denktaş´ın veya Türk Hükümetlerinden birinin veya diğerinin yaptığı hatalardan da bahsederler. Kıbrıs meselesi, şunun, bunun hatası nedeniyle kaybedilecek bir mesele değildir diye düşünmekteyim. Kul hata yapabilir... Hükümetler de hata yapmış olabilirler... Ancak, tüm bu hata iddialarına rağmen önümüzde Türkiye´nin tanıdığı bir KKTC´nin yok ediliş planı vardır. Geçmişte hata yapmış olan varsa, bunlar, bu devletin ortadan kalkmasını gerektiren bir hata yapmış değildirler. Tam aksi, Türkiye´nin güvenliğini de etkileyecek olan bu gidişatın karşısında inatla ve basiretle direnmesini bilmişlerdir. Bugün Kıbrıs´ın tümü benimdir... Türkler vatandaşımdır, azınlığımdır... Egemenlik tektir ve Kıbrıs Cumhuriyetine aittir diyen bir zihniyetin karşısındayız.´´

-ANLAŞMANIN KIBRISA BARIŞ GETİRMESİ-

Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos´un, ´´tehdidine ve küstahlığına boyun eğilmez diye düşünüyorum´´ diye konuşan Denktaş, sözlerine şöyle devam etti: ´´Aynı zamanda empoze edilen bir anlaşmanın Kıbrıs´a barış getireceğine inanmıyorum.Fikri ve zikri bu olanlar karşısında, devletimizden ve egemenliğimizden vazgeçmemizi öngören; halkımızın yarısını göçmen yapıp, iki kesimliliği yok eden; garantör Anavatan´ın son askerini zaman içinde adadan çıkaracak bir plana evet denebilir mi? Bazılarına göre Rum´un (hayır) dediği her şey Türk tarafının lehinedir ve biz de buna göre hareket etmeli, Rum´un (hayır) dediğine biz (evet) demeliyiz. Biz, Rum (hayır) diyecek inancı ile (evet) dersek, vilayet olmayı kabul etmiş, egemenlikte ısrar etmeyen bir toplum statüsüne bağlı kalacağız. İleride bunun dışına çıkamayacağız. Dolayısıyla bu gerçekçibir değerlendirme değildir.´´

-REFERANDUM-

KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, ´´referandumda Rum ne der? KKTC halkı ne yapar sorularının cevabının bir hafta sonra alınacağını´´ belirterek, şunları söyledi: ´´Ümit ederim ki dıştan ve Türkiye´den gelmekte olan tüm baskı ve telkinlere rağmen halk kendi hür iradesini kullanacaktır. İçeriğini bilmediği, zorla empoze edilmek istenen, 9000 sayfalık pakete evet demenin tehlikesini görecek ve ona göre hareket edecektir. Ben, bu referandumda niye hayır diyeceğimi anlatmaya çalışacağım. Annan Planı, sorumluluğu bizden almış, halka vermiştir. Ben, hayır diyeceğim, çünkü, bu anlaşma Rumlara, kısa bir süre içinde Kıbrıs´ın tümüne sahip çıkma olanağını vermekte, Kıbrıs Türkünüanavatandan ayırmaktadır. Bu anlaşma iki kesimliliği bozmakta, AB normları altında, bizi nereye götüreceği belli olmayan karmaşık idari ve siyasi bir çerçeve içine oturtmaktadır. Mal-mülk sorunlarını halletmiyor, bunları, bireyler arasında içinden çıkılmaz bir karmaşa haline getiriyor; geleceğin büyük kavgalarına zemin hazırlıyor. 1960 antlaşmaları ile bize verilmiş olan garantileri zaman içinde tümüyle ortadan kaldırmaya açık kapı bırakıyor. Halkımızın yarısını göçmen yapıyor ve bunların rehabilite edilebilecekleri toprak bırakmıyor; rehabilitasyonu apartman daireleriile halletmeye çalışıyor; onun parasını da rehabilite edilecek kişilerden alıyor.´´

-PLANA NEDEN HAYIR- Anlaşmanın Kıbrıs meselesine Rum´un gözü ile bakarak tedbir öngördüğünü ve Kıbrıs Türklerinin iki halktan biri olduğunu, bu halkıneşit egemenliğini kabul edecek cesareti göstermediğini ileri süren Denktaş, Annan Planı´nı neden (hayır) dediğini sıralamaya şöyle devam etti: ´´Hayır diyorum, çünkü bu planda bize verilmiş görülen haklar AB normları altında yok edilebilecektir... Kalıcı derogasyonları içermemektedir... Hayır diyeceğim, çünkü AB Kıbrıs Hükümeti sahte adı altında Rum yönetimi ile yaptığı anlaşmaya verdiği birincil hukuk statüsünü bizi de kapsayacak şekilde genişletmek niyetinde olmadığını açıklamıştır. Hayır diyeceğim, çünkü Rumların AB ile hazırladıı 9000 sayfalık bir paketin geleceğimizi nasıl etkileyeceğini bilmiyorum... Çünkü bu paketin içinde, Meclisimizin onayından geçmeyen, ancak geleceğimizi ipotek altına alacak bir Anayasa bile var. Hayır diyeceğim, çünkü bu plan bizi Türkiye´ye, Anadolu ya ebediyen hasret bırakacaktır.´´

-HAYIR SONUCU- Denktaş, 24 Nisan´da yapılacak referandumunda hayır sonucu aldıktan sonra neler yapılması gerektiğini de şöyle anlattı: ´´Hayır sonucunu aldıktan sonra, KKTC´nin uluslararası camia tarafından tanınması ve içinde bulunduğumuz izolasyondan çıkılması için Anavatan Türkiye ile birlikte yoğun çabalar sarfetmemiz gerekecektir. Böylelikle Avrupa Birliği´nin yapmış olduğu büyük yanlıştan dönmesine olanak sağlayabilecek bir temas sürecinin kapılarını açmış olacağız... İnanıyoruz ki, Annan Planı´nın gündemden düşmesi ile Avrupa Birliği bizim tanınma çabalarımıza paralel olarak KKTC ile temas olanaklarını arayacaktır. Bu arada KKTC´ye uygulanmaktaolan ambargoların kaldırılmasının gündeme gelmesi de kaçınılmaz olacaktır. Hayır sonucunu aldıktan sonra Aziz Anavatanımızdan koparılmaya razı olmamış Kıbrıs Türkleri olarak huzur ve mutluluk içerisinde Avrupa Birliği uyum çalışmalarımızı yoğunlaştıracak ve uluslararası camianın saygın bir üyesi olarak kabul edilmek için gayretlerimizi arttıracağız. Ancak bu surette Kıbrıs´taki Güney komşularımızı bizimleadil ve kalıcı bir çözüme zorlayabileceğimizi düşünüyoruz.´´ -´´KIBRIS´I KAYBEDİYORUZ´´- ´´Kıbrıs meselesi hamasetle halledilmez´´ diyenler olduğunu bildiren Denktaş, sözlerini şöyle tamamladı: ´´Ümit ederim, bu konuşmamı hamaset olarak değerlendirmeyeceksiniz. Kıbrıs´ı kaybediyoruz. Bunun öyküsünü gerçeklere değinerek dikkatinize getirmeye çalıştım. Kıbrıs meselesi hamasetle halledilemez ancak, ne ile halledilebilir sorusunu sormak gerekir. Bugün burada bu soruyu sizlerin, Türk ulusu adına geçmişte Meclis´te kararlarınızla verdiğiniz cevaplarla yanıtlamaya çalıştım. Beni sabırla dinlediniz minnettarım. Kıbrıs meselesi doğru, gerçekçi bir teşhisle, gerçekler kaale alınarak halledilir... Ve bu gerçekler Kıbrıs´ta iki halkın, iki devletin varlığıdır; Türk-Yunan dengesidir; fiili ve etkin garantilerin devamıdır... Bu esaslar dahilinde Rumlarla iyi komşuluk, adil ve kalıcı bir anlaşma ile yeni bir ortaklıktır. Bu nedenle sizlere, Annan Planı´nın yanlış bir teşhisle, gerçekleri kaale almaksızın, Rumlara 1963´te yaptıklarını yeniden yapma fırsatı veren bir plan olduğunu izaha çalıştım. Karşı görüşte olanları ikna etmek mümkün olmayabilir. Ancak, planın iç yüzünü bilmeyenlerin tereddütlerini bu büyük ulusun bir evladı olarak giderebilmişsem, mutlu olacağım; görevimi yapış olmanın hazzını yaşayacağım. Kıbrıs Türkleri, Yüce Meclisinize, Anavatana, Onun Hükümetlerine, kahraman Türk Silahları Kuvvetlerinin her kademesine, Anadolu´nun kadirşinas, vatansever halkına minnettardır. Bunu yeniden bu kutsal ortamda kayda geçirmeme müsaade ediniz.Bugüne kadar müşterek milli dava uğruna 1955´lerden bu yana birçok badirelerden geçtik. Bu çetin yolda çektiklerimiz, kayıplarımız, şehitlerimiz, gazilerimiz oldu... Birlikte sevindiğimiz, birlikte yıllarca Kıbrıs için endişe ve korku içinde yaşadığımız yıllar oldu. Bunların hepsine birlikte (helal olsun, nihayet kurtulduk) dediğimiz günleri de birlikte yaşadık. 20 Temmuz 1974 ve 15 Kasım 1983 bunlar arasında, ümit meşaleleri olarak kalacaktır. Çektiklerimiz unutulamaz. Kayıplarımız, geri getirilemez. Şehitlerimize yeniden can verilemez. Ancak verdiği mücadele ile eşitliğini, egemenliğini kanıtlamış olan bir halkın yeniden yapay bir anlaşma ile Rumlara ram edilmesine müsaade edilirse Milletçe müşterek acımız hiç dinmeyecektir ve bu halka, bu yüce ulusa bu acıyı tattırmakhakkımız yoktur demek istiyorum.
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
KAPANIŞLAR (BIST)
BUGÜN 1000 TL NE OLDU?
1.031 TL        
BORSA
998 TL        
DOLAR
1.001 TL        
EURO
1.013 TL        
ALTIN
 
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.