AB, Türkiye`ye Özel Üye Muamelesi yapmalı

20.11.2000 - 00:00 | Son Güncelleme :

TÜSİAD Başkanı Erkut Yücaoğlu, yoğun gündemini sürdürüyor. Bugün Cohn - Bendit başkanlığındaki AP heyetini, sorgulayacak. AB, `Özel üye Türkiye`ye özel muamele etmelidir diyor.


Büyük patronların Başkanı Erkut Yücaoğlu, görevini bırakarak, kendi işlerine döneceğini söylese de, hem TÜSİAD içinde hem de dışında hareketli kulisler yaşanıyor. Yeni halefinin kim olacağı konusunda şimdilik bekleyişe geçen Yücaoğlu, 16 Ocak`taki devir - teslime hazırlanırken, yoğun Türkiye gündemi, onun her anını dolduruyor. Başkan, bugün, Antalya`da yapılacak AB - Türkiye Ortak Parlamento Komisyonu toplantılarına katılmak üzere Türkiye`ye gelen Avrupa Parlamentosu heyetiyle İstanbul`da buluşarak yemek yiyecek. Daniel Cohn - Bendit`le yapılacak görüşmede, Yücaoğlu, onları sıkı şekilde sorgulamayı düşünüyor. Gündemde, Ermeni meselesi, Katılım Ortaklığı Belgesi`nde yer alan Kıbrıs ve Ege konuları öne çıksa da Yücaoğlu, Bendit`e, AB`nin özel üye adayı konumundaki Türkiye`ye reva görülen haksızlıkları ve bunlara duyulan kamuoyu tepkisini dile getirecek.
Şanlıurfa`da, Anadolulu işadamları ve sanayicilerle buluşan Yücaoğlu ile bir söyleşi yaptık. Bu söyleşide, Başkan Yücaoğlu, AB ile ilişkilerden, batık bankalara ve kamu bankalarının özerkleştirilmesine, IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli`nin Ankara`daki görüşmelerde yaşadığı tereddütlerden aksayan yapısal reformlara, FP`nin kapatılması konusundan Af Yasasına, Kürtçe eğitimden erken seçim olup olmayacağına kadar bir dizi konuda görüşlerini açıkladı.


Daniel Cohn - Bendit başkanlığındaki heyeti sorgulayacak mısınız?

Tabii ki. Hem Türkiye`nin üzerine düşenleri yapmasıyla ilgili görüşlerimizi söyleyeceğiz. Hem de, onların, Türkiye`yi daha doğru bir perspektifte tanımaları için kendilerinin de üzerine düşeni yapmaları gerektiğini ifade edeceğiz.

Sizce, AB tarafı neler yapmalı?

Bir kere, Türkiye`nin, kamuoyunun neler hissettiğini çok `açık` olarak bilmeleri lazım. Türkiye`nin tarihini, o tarihinden bu yana geliş koşullarını çok iyi anlamaları lazım. Türkiye`ye yapıcı bir yaklaşım içinde davranırlarsa, bu entegrasyon sürecinin başarılı yürüyeceğini anlatmak durumundayız. Türkiye, AB için büyük ve ciddi bir projedir. Güzel bir proje olarak anılmaktadır. O zaman bu `özel proje` ise, onun gereği olanı da yapmaları gerekmektedir. Özel bir projeye `özel` bir gayret lazımdır. Bu özel gayretin içinde bu ülkeyi iyi tanımakla başlayan ve hem mali, hem kurumsal desteğin, çok geniş satıhta cereyan etmesi gerektiğini anlatacağız. Avrupa Komisyonu ve bütün organlarıyla ona katılması gerektiğini de anlatacağız. Diğer aday ülkeler için kullanılan veya diğer aday ülkeler için kullanılan mekanizmaların ve desteğin Türkiye`ye de verilmesinin şart olduğunu söyleyeceğiz.

AB, neden maddi açıdan bize çok cimri davranıyor?

Tüm bu konular dile getirilecektir, bugünkü buluşmada. Diğer adaylarla yaptıkları programları tekrarlamaları lazım. Onların belli ölçüleri ve ölçütleri var. Onlara hangi kriterleri kullandılarsa, bu kriterleri ülkenin büyüklüğüyle, nüfusuyla ilgili, bir kısmı milli geliriyle ilgili, bir kısmı da özel ihtiyaçlara yöneliktir. Bazı konularda belki de Türkiye`nin ihtiyaçları, daha azdır. Bazı konularda da en az diğer Doğu Avrupa ülkeleri kadar yardıma ihtiyacı vardır.

Kamuoyu, AB için olumsuz tepkilerle doldu. Bundan sonra, Türk halkı AB`ye giriş için nasıl ikna edilecek?

Doğrudur. İşte bütün bunları, karşı tarafa her durumuyla kesin bir dille ileteceğiz. Kıbrıs ve Ermeni meselesi taktik taşlar değildir, AB`ye girerken. Asıl yapısal reform çok baş ağrıtacak. Yapılacak reformlar, işin yüzde seksenidir. Hiçbir şey yapmadan Ermeni ve Kıbrıs tezlerinde haklılık sağlamak yetmez. Biz üzerimize düşeni yapalım, hoşlanmadığımız işlerede izin vermeyelim.


Ekonomide, 2001, önemli bir dönemeç. Cottarelli, tereddütler taşıyarak gitti. Sizin aynanızdan durum nasıl görünüyor?

Tereddütler, 2001 bütçesi içindeki bazı konulardan kaynaklanıyor. Buradaki, gelir ve gider ayaklarının sağlanabilmesi gerçekliği üzerine tereddütler veya görüşler vardır. Özellikle `vergi` gelirlerinin çok ciddi bir sıçrama göstermesinin `nasıl` sağlanabileceği konusunda tereddütler olmuştur. Devletin, kendi harcamalarında hala lüzumsuz sayılabilecek neler vardır, bunların, `şeffaf bir bütçe` yapısıyla ki, harcamaların da şeffaf olarak gösterilmesiyle belki biraz daha kontrol altına alınması gerekmektedir. İkinci bir konu ise, `yapısal reformlar`ın sürecindeki yavaşlamanın giderilmesidir. Bunda, hükümet, `ciddi bir uzlaşma` sağlamalıdır. Bankacılık sektöründe oluşturulan `Üst Kurul`da olduğu gibi, daha birçok konuda, `yapısal reform` sürecinin, başlatılması gerekmektedir. Özelleştirme, enerji, haberleşme gibi konularda gittikçe, yapısal reform ihtiyacı artmaktadır.
`Yapısal reform`un algılanmasında, sizler ve devlet arasında, tam bir uzlaşma görünmüyor. Evet, bunun biz de farkındayız. Yapısal reform demek, kuralları, dünya normlarında koymak, bu kuralları yürütecek kurumsal yapıyı oturmak ve bu konuda icra kabiliyetini, özerk olarak çalışma kabiliyetini yaratmaktan geçer. Devlet kesiminden, bunu böyle anlamayanlar tabii ki var. Yavaş yavaş öğrenecekler. Çünkü, yapısal reform konusunda Türkiye`nin önünde çok ciddi bir program vardır. Bu program, Haziran`dan bu yana da yavaşlamış görünüyor. Yeniden, hükümetin, bu gündeme dönmesi zorunludur.


El konulan bankalar meselesi, giderek `şirket kurtarmaya` dönüşüyor gibi. Bu işin bedeli, yine vatandaşa mı yıkılıyor?

Bence hayır. Bu bedelle, alanlar yüz yüze gelecektir. Bize göre yine de zararın neresinden dönülürse kardır.

Bunca teşvik ve kolaylıktan sonra, alanlara nasıl bir yük çıkarılacak?

Verilen teşvikler, vergi kolaylığı çerçevesinde, bankaları alanlar, yükü taşıyacaktır. Hazine`nin vereceği kağıtlar, bankalara `borç` olarak kaydediliyor. Demek ki, geri dönecek bir paradır, 6.1 milyar dolar. Ama, kesinlikle bunlarla ilgili bir yük devletin üzerinde kalmayacaktır ve vatandaşa da yansımayacaktır. Şirket kurtarma kabilinden uygulamalara biz kesinlikle karşıyız.

Bu bankaların kapatılması, maliyet açısından daha iyi olmaz mı?

O konuda da başka sosyal faktörler gözönüne getiriliyor. Çünkü, bu kurumlar kapatılırsa, bütün çalışanlar, işsiz kalacaklardır. Bu bankaların yarattığı katma değer, zararlı bile olsa, tamamen kapatılıp veya yokedilişlerinden iyi olacaktır. Yeniden, bir katma değer yaratıp, bunu pozitife çevirmeye gönüllü olan, bu müesseseleri satın almak isteyen kişi ve kuruluşlara bir şans tanınmalıdır.
Kamu bankalarının özerkleştirilmesi oldukça tartışmalı geçti. Bir yanlıştan dönüldü ve doğru olan yapıldı. Artık, kamu bankalarının, bazı şahıslara ve hele bakanlara bağlanması, KİT`lere bakanların sahip çıkması, onların kaderiyle, sanki o KİT`in yönetim kurulu başkanı gibi hareket etmesi artık son bulmaktadır Türkiye`de. Bir bakan, kendisine bağlandı diye, ne bir kamu bankasının ne de ilgili KİT`in `yönetim kurulu başkanı gibi davranamaz. (FİNANSAL FORUM)



Bu haberi okuyanlar bunları da okudu
 
  • BIST
  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
9.885 Değişim: 1,73% Hacim : 51.875 Mio.TL Son veri saati : 13:02
Düşük 9.751 26.04.2024 Yüksek 9.907
Açılış: 9.763
32,5706 Değişim: 0,26%
Düşük 32,4536 26.04.2024 Yüksek 32,6033
Açılış: 32,4865
34,9920 Değişim: 0,06%
Düşük 34,8267 26.04.2024 Yüksek 35,0770
Açılış: 34,9718
2.461,54 Değişim: 1,04%
Düşük 2.430,39 26.04.2024 Yüksek 2.465,28
Açılış: 2.436,22
bigpara

Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Hürriyet Gazetecilik Matbaacılık A.Ş.

YASAL UYARI:
Piyasa verileri Foreks Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. Üye girişi yapılan Canlı Borsa sayfaları haricinde Hisse senedi verileri 15 dk gecikmelidir. Tahvil-Bono-Repo özet verileri her durumda 15 dk gecikmelidir.

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bununla beraber gerek site üzerindeki, gerekse site için kullanılan kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve sitedeki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlardan dolayı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez.

BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz.